


“Üzerimize düşenin küçük bir parçasını; Muhsin Ertuğrul’un tiyatro aşkı ile Nazım Hikmet’in sevda dolu şiirlerini okur gibi, Bertold Brecht’in epik tiyatro anlayışını Stanislavski’nin içselleştirilmiş oyunculuk felsefesi ile harmanlayarak sizlerle paylaşmak istedik.”
*Züleyha Çubuk
(Sahne Dergisi 2005/8)
Şehirler kurulurken, merkezin neresi olacağına karar verilir. Ya da hiç öyle yapılmaz, merkez kendisini öyle bir belli eder ki, “şehir merkezi” sıfatını diğerlerinden koparır alır şehir merkezi adayı… Her şey tamamdır: belediye binası, çarşısı, yolları, lüks yapıları, kuşlu camileri… Ama hep bir şeyler eksik kalır… Var olduğu sanılır, ama aslında yoktur… Ya da vardır ama tatmin edici boyutlarda değildir.
İşte öyle bir şehir düşleyin… Limanı bile vardır, sanayisi gelişmiştir; kültür merkezi de vardır. Opera ve balesi de, belediye tiyatrosu da… Yine de eksiktir bir şeyler! O şehir yanar sanat aşkıyla, düşlediğini bulmak ister sokaklarında… Arar… Arar…
Aradığı nedir o şehrin? Nedir eksik olan? “Merhaba Sanat” diyebilmek için; sanatların tümünü içinde bulunduran, insana insan olduğunu hatırlatan, o şehrin ihtiyaç duyduğu ne olabilir sizce? Elbette ki, tiyatro! Çünkü şehrin istediği kendini bulmaktır. Şehir; hüviyetini tasdiklemelidir. Aynaya ihtiyaç duyuyorsa, o işlevi yerine getirecek olanı talep etmelidir.
İşte bu nedenle şehir; içinde barındırdıklarına kulak verdi: “Mersin Sanat” diyebilmek için… Birkaç kişinin tek tek gösterdiği çabayla ihtiyacını karşılayamazdı şehir; topluluk olmalıydı… Şehir 1992’de “Merhaba Sanat” diyebildi bu göstergeyle ve Merhaba Sanat Tiyatrosu oluşturuldu. Görevi halkın tiyatro gereksinimini karşılamak oldu. Oluştuğu andan itibaren aktif çalıştı. Ve üretkenliğini zamanımıza dek kaybetmedi.
Merhaba Sanat Tiyatrosu, 1992’de bazı “gerçek” tiyatro gönüllülerinin özverili çalışmalarıyla kuruldu ve misyonunu hala devam ediyor. Yılda hemen hemen 4 oyun çıkarmakta ve bunların ikisi çocuk oyunu olarak repertuvarda yer almakta. Gönüllülerin oluşturduğu bir topluluk olduğu için, ayakta kalabilme zorunluluğu hissedilmemesi biraz garip olurdu doğrusu. Yani ayakta kalmak zorundalar. Bunu başarabilmek için, sadece şehrin tiyatrosever halkına güveniyorlar. Şehrin en fazla çocuk izleyiciye sahip olması halkın onlara ne denli yardımcı olduğunu da gösteriyor. (Arşiv bilgilerine dayanarak ortalama yılda 20 bin)
Şehrimiz tiyatro sanatına “merhaba” dedi elbet; ama topluluk üyeleri bununla da yetinmediler: tiyatroya ilgi duyan 7’den 70’e herkese tiyatro kursları vermeyi de ayrı bir görev bildiler. Ayrıca verdikleri temsillerle nitelikli seyirci çekmeyi de başardılar.
Devlet desteksiz her tiyatronun mutlaka ekonomik kaygıları söz konusu oluyor. Ancak Merhaba Sanat bu kaygıları, dolu salonlarla hafifletebilmiş durumda. Ayakta kalabilmelerini seyircilere borçlular. Gün geçtikçe katlanarak artan seyirci potansiyelleri ve buna paralel olarak kurslarına katılan insanların çoğalması onlar için yadsınamaz gerçekliği oluşturuyor.
Şurası bir gerçek: Anadolu’dan uzun soluklu tiyatro grupları çıkmaz diyenler bu kez yanıldılar. Toplumları oluşturan bireyler, kültürel kurumlar vs. alternatif kültürler ve yeni davranış biçimleri üretip ortaya koydukları ölçüde ve bunları yaşama geçirdikleri oranda geleceklerine sahip çıkabilirler. Yoksa bencil, bireysel ve güdük davranışlar içersinde yok olurlar. Değişimleri de yine kendi düşüncelerimizle ve kendi ellerimizle yaratabiliriz. Bu bağlamda Merhaba Sanat Tiyatrosu, 13 yıldır seyirciyle buluşuyor. Her yıl, 2 büyük ve 2 çocuk oyunuyla perdelerini açıyor. Bu sezon Ülkü Ayvaz’ın yazdığı “Yaşasın Gökkuşağı” adlı çocuk oyunu sahneleniyor. Amaç; tek düşünceye, tek renge bağlı kalmaktansa gökkuşağının çok sesli ve çok renkli olduğunu anlatmak. Çocuklarımızın dostluk, arkadaşlık, kardeşlik, hoşgörü duygularını böyle kazanabileceklerini vurgulamak. Yine bir çocuk oyunu daha “Güneş doğunca Sabah Olunca” da sergilenmeye devam ediyor. Her iki oyunu da yöneten Ramazan Velieceoğlu. “Hayata ve Umuda Dair” adlı kolaj çalışma ise, Mayıs sonundan itibaren büyükler için sahnede olacak.
Merhaba Sanat yalnızlığına gömülü kalmak istemiyor… İşte bu yüzden Merhaba Sanat Tiyatrosu:
İşte size yeni bir misyon daha… Göreceksiniz! Belki de yıl veya yıllar sonra tekrar şehirlerine dönecekler ve hemşerilerinin tiyatro ihtiyacını gerçek anlamda karşılayacaklar. Hem de Merhaba Sanat’ı bu zor görevi yerine getirirken içlerine düştükleri yalnızlıktan kurtaracaklar... Sadece tiyatro yapacaklar, sadece bu yüzden tiyatronun ışığını yaşadıkları topluma yayacaklar! Onların başarılarında da övgüyü hak edecek, Mersin’de sanata merhaba diyen tiyatro olacak… Söz konusu şehir de, biraz olsun rahat bir nefes alacak…
Yukarıda saydıklarım, özet şeklinde açıklamalardı, diyorum ve kalıcı bir Merhaba Sanat öğrencisi –hatta oyuncusu- olarak küçük büyük herkesi drama çalışmalarına bekliyorum. Ücret konusunda çok da kaygılanmayın. Kanımca her cebe uyar.
Güzel bir dünya,
güçlü bir insan için,
mutlu bir yaşam;
Haydi çocuklar…
Haydi yetişkinler…
Tiyatroya…..
*Hale Özelsancak
OYUNLAR
ADA (Athol Fugart)
BAY İZZET’İN İZZET-İ NEFSİ (Mert Egemen)KIRDA BİR YAZ SABAHI (Gülsüm Cengiz)
CEVİZ İLE KARINCA DOST OLUNCA (Taner Barlas)
Merhaba Sanat Tiyatrosu, bu anlayışla yolculuğuna devam etmektedir.